HAKAN ERATIK
GERÇEK BİR HİKÂYEYİ SAHNELİYORUZ
Ben Carmen’i oynatıyorum. Bizet’in Carmen’inden beslenen bir hikâye. Beyoğlu’nda 19. YY. sonlarında gösteri yapan, Abdülhamit’e gösteri yapan kuklacı Thomas Holden’in hikâyesini anlatıyoruz. İngiliz Thomas’ı ben oynuyorum. Dolayısıyla Carmen’i de kukla olarak oynatıyorum. Beyoğlu’nda gösteri yaptıktan sonra kuklalar o kadar gerçek ki, Carmen’i gerçek sanıyorlar. Biri Carmen’in kuklasını çalıyor, uzun aramalardan sonra buluyorlar. Bu etkiden dolayı İngiltere’ye geri dönüyor ve bir daha sahnelemiyor. Carmen’le birlikte kendini yakıyor. Bu gerçek hikâyeden yola çıkarak Sinem Öztürk özgün bir hikâye yazdı. Kovalamaca bir aşk hikâyesi ekseninde geçmişten geleceğe, geleneksel öğeler de içeren bir oyun sahneliyoruz. Çok mutluyuz güzel geri dönüşler alıyoruz. Ustalık eserim diye söyleyenler var. Tiyatro için dizilere hayır deme lüksüm var artık.
ZEYNEP YAYLICIOĞLU
BU KADAR CEVHERIM OLDUĞUNU BİLMİYORDUM
Kemal Başar ve Hazım Körmükçü ile aynı sahnede olmak çok büyük onur. Çılgın Zamanlar ve Cyrano’da oynuyorum. Kemal hocayla Cyrano’da karşılıklı oynuyoruz. İyi ki Kemal Başar’la karşılaşmışım, elimden tutmuş. Onlarla beraber olmak büyük şans. Tiyatro adına ne varsa öğrenmek için çabalıyorum. Bunun için de çok doğru bir yerde ve doğru insanlarla beraber olduğumu düşünüyorum. Kemal hocamın ağzının içine bakıyorum mesela. Çılgın Zamanların da Kaktüs Çiçeği adlı yeni oyunumuzun da kostüm tasarımını bana emanet etti. Oyunlarımızın afiş tasarımı da bana emanet. Diğer tiyatroculardan da övgü almak beni çok mutlu ediyor. Ben, ben de böyle bir yetenek olduğunu bilmiyordum mesela ama Kemal hoca bunu söke söke çıkarıyor. Çok fırsat veriyor. Şimdi etrafımdakiler gelecekte sen yönetmen olacaksın diyorlar.